Açıklama
Kadınlar, bugüne kadar daima aşkları, yapıtları, yalnızlıkları ve acıları ile anılmış, beden imgeleri üzerinden anlaşılmaya çalışılmış, temsiller aracılığıyla ifade edilmiş, daha az modernleşmiş toplumlarda da baskı altında tutulmaya, aşağılanmaya ve örtünmeye mahkûm edilmişlerdir. Gerek bu dışlanma ve aşağılanma gerekse imgelere ve temsillere tutunma, kadınlık hakkında her zaman söylenemeyen, söylem dışı kalan ve merak uyandıran kısmi boşlukla ilişkilidir.
Freud, hareketini tam da bu örtük olanı anlamlandırma üzerine kurar. Her ne kadar klinik çalışmaları en başından itibaren bilinçdışı üzerine yoğunlaşmış olsa da bu karşılaşmadan doğan “Kadınlar ne ister?” sorusu değişmez. Hatta yıllar sonra bile kadınlar onun için keşfedilmesi gereken “karanlık bir kıta” olarak kalırlar. Lacan ise Freud’un sorusuna bu kitapta okuyabileceğiniz üzere birçok kez cevap verir ve soruyu değiştirir: Ona göre sorulması gereken kadınların ne istediğinin de ötesinde ne bildikleridir.
Bu kitap bilme arzusunun, etik bir duruşun, öznel samimi bir merakı olan kadınların birlikte ayda bir buluşup, düşünüp, ötekine, neşesine, merakına ve karmaşasına yer açıp, bu karmaşalardan, sancılarından, paylaşımlardan doğacak olan üretime inanıp, sabırla ve neşeyle beklediği, ürettiği uzun bir çalışmanın eseridir. Eminiz ki Lacancı psikanalizle ilgilenenler bu temaya dair derinlemesine düşünebilip, kuramdaki farklı noktaları ve ilişkilerini anlayabilecekken, bu sahanın tamamen dışından olan birçok okura da çok farklı şekillerde hitap edip, konuşacaktır bu kitap.
Keyifli okumalar…