Açıklama
Kişi kendi isteğiyle bir semtten diğerine taşındığında daha güzel büyük ferah konforlu olmasına rağmen eski evini, komşularını, çevre esnafını, ulaşım kolaylıklarını, düzenini, hatta bir sokak satıcısının sesini bile özler. Zaman zaman anılara dalarak onları yad eder.
Mübadele ise çok farklıdır. Ülkeler karar vermiştir, seçim şansı yoktur, süre sınırlıdır, yükte hafif pahada ağır şeyler alınacaktır. Ataları geride bırakılacaktır.
Fatma, Girit’te kalburüstü bir ailenin bir eli yağda bir eli balda naif kızıyken, doğum sandalyesi kültürünün olmadığı, damı akan, yoksunluk içinde bir dünyaya adım atar. Birikimleri pul olur. Gittiği toplum da Müslüman olmasına rağmen, aynı dili konuşmamaktadır ve “gavur” diye nitelenir. Yemek kültürü, kadın erkek ilişkileri, arkadaşlıkları, yardımseverliği, doğayla barışık olması, çalışkanlığı, görünüşü, O’nu ötekileştirir fakat Fatma, her türlü zorluğa ailesinin desteği ile katlanır. Girit’te, zeytini sadece tabakta gören, uzun saçlarını tarayan yardımcısı Pelaya’ya tüm isteklerini yaptıran bir hanımken, zeytin toplamasını öğrenen, tütün kıran, tavuk, inek besleyen her türlü besini üretebilen, tüm isteklerini kendi başına yapan bir hanım olur…